Yaş : 28
Kayıt tarihi : 04/04/08
Mesaj Sayısı : 2129
Nerden :
Konu: Kozan'ın Fransızlardan Kurtuluşu Ptsi Haz. 02, 2008 5:03 am
<
Saim Bey, Nahiye Müdürlerinden Diyarbakırlı Şükrü Efendi’nin oğludur. Küçük yaşta babasını kaybettiğinden eniştesi Kozan Mahkeme Başkâtibi Zekeriya Beyu tarafından yetiştirilmiştir. Daha ilkokulda iken zekâsı, hocalarının dikkatini çekmiştir. Kendisini arkadaşlarına sevdirmek meziyetine sahipti. Hukuk Fakültesi’nin son sınıfında öğrenci iken Birinci Dünya Savaşı çıkınca Yedek Subay talimgâhına alınmış devreyi ikmalden Kafkas Cephesine gönderilmişti. Ateşli zekâsı, yüksek kabiliyeti ve fedakârlığı sayesinde Üsteğmenliğe terfi etmiş ve terhis edilerek Kozan’a gelmişti.
Adana’nın işgalinden sonra Kozan’ın işgal edilmemesi için Kozanlılar bir araya gelerek, üç kişilik bir heyet oluşturdular. Bu heyetin içinde Saim Bey’de yer aldı. Heyet Adana’ya işgal kuvvetleri ve vali ile görüşmeye gitti. Görüşmede ateşli konuşmalar yapan Saim Bey, Fransızlardan bu toprakların işgalinin anlamsız olduğunu anlattı. Fakat işgalin olacağından başka bir cevap alamadı. Bunun üzerine Ermenilerin Kozan’a gelmemesi, gelirler ise büyük olaylar yaşanacağı konusunda konuşmalar yaptı. Fransızlar, Ermenilerin Kozan’a gönderilmeyeceği konusunda söz verdiler. Heyet bu cevaptan sonra tekrar Kozan’a döndü.
Kozan’da yaşamına savaşın sonucu olan acı bir tablo içinde başlayan Saim Bey, işgal kuvvetlerinin Kozan’a gelmesiyle bu tablonun korkunç yüzüyle karşılaşmaya başladı. Çünkü Kozan’a işgal kuvvetlerinin gelmesiyle güç bulan işbirlikçi Ermeniler sık sık onu Fransız komutan Tayyarda’ya şikâyet etti. Parlak ve üstün zekâlı olan bu genç, hakkında Ermeniler “Teşkilat kuruyor, propaganda yapıyor, Türkleri ayaklandırıyor. Sizi buradan kovacak, bizi öldürüp mahvedecek” diye hakkında şehir merkezinde cezalandırılmasını istiyorlardı.
Büyük bir Fransız bölüğünün Kozan’a geleceğini haber alan Ermeniler günler öncesinden her yanı Ermeni bayrakları ile süslemeye başladılar. Yürüyüşleri, konuşmaları iyice değişti. Hakaretlerin ve saldırıların boyutları daha da arttı. Bu olanlara dayanamayan Saim Bey, “ ermeni bayrağı çekilmesi değil görülmesi dahi esef verici hadiselere sebep olabilir. Zira bunun Ermeni bayrağı ile hiçbir ilgisi yoktur. Burası Türkoğlu Türk olan Kozanoğulları’nın yurdudur.”diyerek bayrakların toplatılmasını istedi. Fakat Ermeniler bayrak asılmaması konusunda uyarılmalarına rağmen Fransız bölüğünün geldiği gün yine bayrak açtılar. Bu gören Saim Bey, Giritli Mustafa’nın kahvesinden dışarı çıktı. Onunla birlikte tüm kahve köprünün oraya yöneldiler. Saim Bey, yüksek bir sesle Ermenilere “ Burası Türk yurdudur. Burada her istediğinizi yapamazsınız” diye bağırdı. Daha sonra Komiser Hamdi Bey’e bağırarak bayrakların toplatılmasını istedi. Komiser ve Fransızlar olayların büyümemesi için bayrakları Ermenilerden topladılar. Ermeniler bunun üzerine Saim Bey’i tekrar şikâyet ettiler. Bütün bu şikâyetlerin sonucunda komutan Tayyarda, Saim Bey’i çağırttı. Saim Bey’in kendisi ile birlikte çalışmasını ve Kuvay-ı Milliyecilerle birlikte hareket etmemesini istedi. Saim Bey’in cevabı ise hayır oldu. Bu cevaptan memnun olmayan Tayyarda, Saim Bey’e şöyle seslendi:
- Siz burada, İşgal kuvvetleri aleyhine İslam halkı tahrik ediyorsunuz. Teşkilatlandırmağa, silahlandırmağa uğraşıyorsunuz.
Tayyarda’nın bu sözlerine Sami Bey, yüksek sesle cevap verdi.
- Bu söylediklerinizi yapmayı çok isterdim. Bu benim biricik emelimdir. Bende ölmeyecek, sönmeyecek bir ideal varsa o da bu söylediklerinizdir. Bu temiz duyguyu benden silecek bir kuvvet de mevcut değildir. Ne siz ne de Cumhurbaşkanınız buna asla muktedir olamaz. Bu Fransızların Alsasloren arzusundan çok daha kuvvetli bir emeldir. Zira burada ne tek bir Fransız var, ne de Ermeni hükümeti kurmak imkânı. Ne yapayım ki halk dört senelik harpten çıkmış. Yorgun ve yoksul, manevi birçok zarara uğramış. Kendi derdini duymakla, kendi yarasını sarmakla meşgul. Bugün için söyledikleriniz hakikat olacak değil. Endişeniz boşunadır.
Saim bunları gür bir sesle bağıra çağıra söylerken sokaktan geçenler binanın önüne dikilmişler onu dinliyorlardı. Tayyarda, Saim Bey’i derhal tutuklattı. Daha sonra hapse attırdı. Kozan dışına çıkarılması emrini verdi.
Kozan’dan sürgüne gönderilen Saim Bey, Adana’daki Fransız Valisi Albay Bremond’un huzuruna çıkartıldı. Ona karşı, yapılan zulüm ve işkenceleri protesto mertliğini göstermişti. Bremond onu sürgüne gönderirken paylamak istemiş, fakat bu aslan parçası, işgal kumandanına şu sözleri haykırmıştır:
- Albay, biz vatanseverler, sizin zulmünüzden değil, adaletinizden korkarız! Elinizden geldiği kadar zulüm ve işkence yapınız. Bunlar bizi ancak güçlendirir.
Adana’dan hareket eden Saim Bey, İstanbul’a hareket etti. İstanbul’da Yedek Subay Okulu’na çağrıldı. Kısa süre sonra burudan mezun oldu. Daha sonra İstanbul’daki durumun kötü olduğunu gördü ve Ankara’ya hareket etti.
Ankara’da Saim Bey’e Konya Bozkır İlçesi Kaymakamlığı ve Yıldızeli Nahiye Müdürlüğü teklif edildi. Fakat o istemedi. “Hayır, doğduğum yurt işgal altında kan ağlıyor, kurtuluş saatlerini dört gözle bekliyorlar. Ben her şeyden evvel Kozan’a gideceğim. Ya onların kurtuluşuna bir nebze olsun yardım edeceğim ve yahut ta öleceğim. Memuriyet aklıma gelmez. İlk planda tek bir idealim var. O da Kozan’ın kurtuluşu. Teveccühünüze teşekkür ederim, beni maruz görün” cevabını verdi. Ankara’dan ayrılarak Kırşehir, Kayseri, Develi ile 1920 Nisan’ında Feke’ye girdi.
Feke’nin kurtuluş mücadelesine katıldı. Buranın kurtuluşu sonrası, Haçin’in Gürleşen bucağına geçti. Hem kaymakam vekilliği yaptı hem de, Haçin’i güneyden kuşatan Milis kuvvetlerin kumandanlığını eline aldı. Haçin’in de işgalden kurtuluşundan sonra Doğu Kilikya Milli Kuvvetler Komutanı Osman Tufan Paşa, Saim Bey’i Kadirli Merkez Komutanlığı görevine getirdi. Kadirli’ye hareket eden Saim Bey, kısa sürede halkla bütünleşti. Fransızlardan korkan ve göç etmeyi düşün halka karşı “ mücadele etmeleri gerektiğini ve kaçmalarının hiçbir faydası olmayacağı” konusunda bir beyanname dağıttı.
Kadirli’de halkı örgütleyen Saim Bey, direnişin sürmesini sağladı. Bir hafta sonra ise Kadirli kuvvetleriyle birlikte Ceyhan Grup Kumandanlığı’na tayin edildi. Üsteğmen Saim Bey, emrine verilen çok sayıda askerle Hamite Kalesi Köyü’ne yerleşti. Fransızların ve Ermenilerin saldırılarıyla karşı karşıya kalan köyleri müdafaa için geçtiler. Fransız karargâhı olarak kullanılan Mamure İstasyonu’na baskın kararı verdiler. Mamure İstasyonunda silahlı çatışma sırasında Saim Bey yaralandı. Fransız ve Ermenilerin şiddetli ateşi sonucu 20 -25 yerinden yara aldı. Kısa süre sonra 18 Kasım 1920 günü şehit düştü.
Şehit Saim Bey’in ismi, eski adı Haçin olan Adana’nın bir ilçesine Saimbeyli olarak verildi. İlçemizde bir de adına şehitlik ve anıt yapıldı.
Şehit Saim Bey, işgal yönetimine karşı verdiği çetin mücadeleleriyle, Çukurova Kurtuluş Savaşı’nın fikir babalarındandı. Mamure’de şehit olması üzerine şairler mersiyeler, halk ozanları ağıtlar yazdılar. Cephe arkadaşı ve hemşerisi Eğitimci Lütfulah Erdem, “ŞEHİT SAİM” adlı bir kitap yayınladı. Saim’le birlikte çalışan Osman Tufan Paşa, uzun bir makale yazdı. Çukurova’nın baba oğul şairleri, Talat Muter’le Celal Sahir Muter, en duygusal şiirlerini onun için söylediler. Bir mersiyesinin ilk iki satırı şöyleydi: